
Günümüzde mobilite tüketicinin en önemli odağı olmaya devam ediyor. Buna bağlı olarak, zaman, hız, ulaşılabilirlik ve ihtiyacı giderebilme noktasında ürün finansmanı tercihlerinde de yeni ihtiyaçların doğduğunu görüyoruz.
Sürdürülebilirlik anlayışı, mobilite alternatifleri, ulaşımda hız ve elbette doğaya ulaşma isteği ile geleceğimizi, şehirlerimizi ve finans çözümlerimizi şekillendiriyoruz.
İşimize, evimize, doğaya ulaşmak için motosikletler artık hayatımızın birçok noktasında yer alıyor. Geçmişe dönüp baktığımızda tarihte ilk motorsiklet 1885 yılında Gottlieb Daimler tarafından tasarlanırken, Hildebrand & Wolfmüller tarafından da 1894’te ilk patentin alındığını görüyoruz. 1900 yılında Michael ve Eugene Werner kardeşler ise kullanılabilir bir tasarım geliştirdi. Motosikletler kimilerimizin hobi olarak kimilerimizin de işini yaparken kullandığı bir mobilite aracı oldu ve faydalandığımız alanlar yıllar geçtikçe şekillendi.
Teknoloji geliştikçe şehir içi kullanıma uygun elektrikli motosikletler de gündemimize girdi. Konforlu ve yüksek performanslı özellikleriyle küçüğünden büyüğüne yaşamımızda öne çıkmaya başladı.
Dünya motosiklet üreticileri, 2030 yılında toplam pazarda yaklaşık 65 milyon motosiklet üretimi olacağını ve bu rakam içerisinde 15 milyon adedin elektrikli modellerden oluşacağını belirtiyor.
2025 yılında Avrupa’da satılan her iki bisikletten birinin elektrikli olması beklenirken, ülkemizde de elektrikli bisiklet kullanım oranının her yıl yüzde 20 artması öngörülüyor. Ülkemizde mobilite ekseninde oluşan tüketici talebi ile motosiklet satışlarındaki artış hızlı bir şekilde devam ediyor. 2020’de 100 binli adetlere gerilemiş olan satışların, 2022 sonunda 323 bine ulaşması bekleniyor. Bu da 2019’daki 154 bin adetlik pazara göre satışların iki katına çıkacağı anlamına geliyor. Türkiye motosiklet pazarının 2023 yılında ise 385 bin adedi yakalayacağını ve 400 bin barajına yaklaşacağın öngörülüyor.
Son yıllarda motosiklet satışlarında yaşanan artışlara baktığımızda ilk etapta, özellikle pandemi sonrası mobiliteye olan gereksinimdeki en önemli etkenler e-ticaretin, online alışverişlerin yükselmesiyle beraber kuryelerin motosiklet ihtiyaçlarının da artması oldu. Salgın sürecinde doğayla buluşmak ve kalabalık ulaşımdan kaçınmak isteyenler de motosiklet tercihleriyle bu rakamların yükselmesini sağladı.
Türkiye’de en büyük payı 0-50 ve 101-125 cc segmentleri alırken, tüm motosiklet severlerin performans değerlerine, sürüş dinamiklerine ve kullanım alanlarına göre kendilerine uygun modellere ulaşabileceği bir pazar oluştuğunu söyleyebiliriz.
Tercihlerini motosikletten yana kullananların, bu ürünlere, verdiğimiz motosiklet kredimizle kolaylıkla satın almalarına imkân sağlayarak sürüş zevklerini katlamalarını amaçlıyoruz. Garanti BBVA olarak belirli marka ve model motosikletler için araç rehni ile kasko zorunluluğu bulunmadan ‘motosiklet kredisini’ 21 markada ve 88 bayide sunuyoruz.
Ülkemiz yakın zamanda Paris Anlaşması’na taraf oldu ve 2053 karbon nötr hedefine doğru ilerliyoruz. Garanti BBVA olarak, “Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz” anlayışımızla müşterilerimizin sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmasına yardımcı olmayı önceliğimiz olarak belirledik.
Bu anlamda mobiliteyi desteklemek, karbon nötr hedefimize doğru ilerlemek için çevreci elektrikli bisiklet kredi ürünümüzü 2021 yılında sunduk. 2022’de de elektrikli motosikletler için çevreci motosiklet kredimizi daha uygun faizlerle vermeye başladık.
Dijital çağ ile bizler, mobilite anlamında farklı ulaşım şekillerini tercih ederken, sürdürülebilir tüketici finansmanı, çevreci krediler, alım noktasında alışveriş kredileri öne çıkmaya başladı. Kredilere ulaşmadaki kolaylık ve farklı ödeme seçenekleri kullanıcıların istedikleri araçlara ulaşmasına imkân sağlıyor.
Bu noktada, farklı vadelerle motosiklet satın almak isteyenler için motosiklet kredilerimizi anlaşmalı marka ve bayilerimizde hazır ve koruyucu aksesuar ekipman içinde olacak şekilde alışveriş kredilerimizi de müşterilerimizin kullanımına sunuyoruz.
Garanti BBVA olarak sürdürülebilirlik temel stratejilerimizden biri. Yenilikçi çözümlerimizle daha çevreci bir gelecek için çalışmalarımızı aralıksız sürdürerek, bu yapılarla Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçişine destek olmaya devam edeceğiz.